Yunanistan
Modern bir Yunan trajedisi
Yunanistan ekonomisi, küresel kriz nedeniyle 2009’da durgunluğa girdi ve bu durumun devam etmesiyle 2012’de ekonomi yüzde 6,4 oranında küçüldü. Sürekli aşırı bütçe açığı veren Yunanistan, 2001-2006 yılları arasında İstikrar ve Büyüme Paktı’nın bütçe açığının GSYİH’ye oranının en fazla yüzde 3 olması şartını ihlal etti. Yunanistan, 2007’de, resmi istatistiklere göre bu kriteri karşılar görünmesine rağmen, 2009’da ülkenin bütçe açığının GSYİH’ye oranı yüzde 15,6 ile rekor seviyeye ulaştı. Yunanistan’ın artan bütçe açığı, borçlarının sürdürülebilirliğinin yanı sıra bir borç krizine girme riskine ilişkin kaygılara yol açtı.
Kamu borcunun GSYİH’ye oranı, Maastricht Kriteri referans değeri yüzde 60’ın çok üzerinde, yüzde 101,5 oranında olmasına rağmen, Yunanistan, 2001 yılında Avro Alanı’na üye oldu. Bu oran, yıllar içinde yüzde 60 seviyesine inmeyi başaramadı. Ülke, Avro Alanı üyeliği ile düşük faiz oranları sayesinde kamu borçlarının finansmanını uygun koşullar sağladı ve uzun vadeli finansman olanakları da arttı. Düşük faiz oranları harcamaları artırarak, ekonominin 2008’e kadar ortalama yüzde 4 büyümesini kolaylaştırdı. Ancak geçtiğimiz son birkaç yılda, Yunanistan’da faizler de önemli derecede arttı. Diğer yandan GSYİH’nin yüksek olması, kamu borçlarının milli gelire oranının daha düşük olmasını sağlayarak, kamu finansman dengesizliğinin zayıf yapısını gizledi.
Ekim 2009’da iktidara gelen Papandreou liderliğindeki PASOK hükümetinin, bütçe açığının GSYİH’ye oranını yüzde 12,7 olarak açıklaması, bir önceki hükümetin ise aynı oranı yüzde 5 olarak bildirmesi sonucunda Yunanistan’ın, AB resmi istatistik kurumu Eurostat’ı eksik verilerle yanılttığı gerçeği ortaya çıktı. Bütçe açığı ve kamu borcu verilerinin limitlerin üzerine çıkmasının yanı sıra istatistiki verilerin güvenirliği ve şeffaflığının olmaması, yatırımcıların da güvenini yitirmesine neden oldu. Bunun üzerine Avrupalı yetkililer, AB üye ülkelerinin istatistiksel verilerinin kontrolü ve denetimi amacıyla, Eurostat’ın yetkilerinin artırılması için yeni düzenlemeler getirdiler.
Yunanistan’daki bu gelişmeler sonucunda Fitch, Yunanistan’ın A olan kredi notunu A- seviyesine düşürdü. Bu durum, hükümetin bütçe açığının GSYİH’ye oranına yönelik beklentisini iki katına revize etmesinde etkili oldu. Kasım 2009’da ise yeni hükümet, sunduğu 2010 yılı bütçe tasarısında, mali durumu düzeltmek amacıyla bütçe açığının GSYİH’ye oranını yüzde 9,1’e düşürme hedefi yer aldı. Bununla birlikte, 2009’da yüzde 113,4 olan kamu borç stokunun GSYİH’ye oranının 2010’da yüzde 121’e çıkması öngörülüyordu. Ancak AB’nin aynı göstergeler için yaptığı tahminler çok daha kötümserdi. Hükümetin çabaları piyasalardaki kaygının giderilmesinde yeterli olmadı ve ülkenin risk primi arttı. Fitch, Yunanistan’da mali kuruluşların ve politika çerçevesinin güvenirliğinin zayıf olması ve kamu finansmanında orta vadeli görünüme ilişkin kaygılar nedeniyle, Aralık 2009’da ikinci bir indirimle ülkenin kredi notunu BBB+ seviyesine indirdi. Elbette Fitch’i, diğer kredi derecelendirme kuruluşlarının takip etmesi gecikmedi.
AB’nin yoğun baskıları sonucu hükümet, Mart 2010’da kamu harcamalarında önemli kesintiler de içeren Orta Vadeli İstikrar Programı’nı kabul etti. Ancak bu önlemler, halkın ve işçi sendikalarının tepkisine yol açtı. 2010 yılında uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları tarafından ülkenin kredi notu en düşük seviyeye indirildi. Mayıs 2010’da IMF ve AB, Yunanistan’a acil kurtarma önlemleri karşılığında üç yıllık bir program kapsamında 110 milyar avro tutarında yardım sağlaması konusunda anlaşmaya vardı. Söz konusu yardım kapsamında, Yunanistan’ın bütçe açığını 2014’e kadar GSYİH’sinin yüzde 3’üne çekmesi öngörüldü. Hükümet, harcamalarda üç yıl boyunca 40 milyar avro tutarında kesinti ve vergi artışları içeren ekonomik önlemler paketini kabul etti. Önlemler kapsamında; kamu açığının azaltılması amacıyla vergi oranlarının yükseltilmesi, KDV oranlarının yüzde 21’den yüzde 23’e çıkarılması, akaryakıt, alkol ve tütün ürünlerinde yüzde 10 oranında vergi artışı, kamu sektörü çalışanları ve emekli maaş artışlarının dondurulması ve emeklilik yaşının yükseltilmesi yer aldı. Söz konusu kemer sıkma önlemleri ülkede geniş protesto hareketlerine yol açtı. Özellikle başkent Atina’da, ünlü Syntagma Meydanı, Yunanlılar tarafından günlerce işgal edildi.
Ekim 2011’de, AB ve IMF Yunanistan’a daha fazla kemer sıkma önlemleri alması karşılığında 130 milyar avro tutarında ikinci bir kurtarma yardımı sağlamayı kararlaştırdı. Ancak bu yardım, bir hükümet krizine yol açtı. Yunanistan Başbakanı George Papandreou, başta yardımı kabul etmesine rağmen, önlemlere ilişkin halktan gelecek tepkilere karşı söz konusu anlaşmayı referanduma sunma kararı aldı. Ancak AB tarafından, referanduma gidilmesi halinde mevcut yardımların da geri çekileceğine dair tepki gelmesi üzerine Papandreou istifa etti. Bunun üzerine, Avrupa Merkez Bankası Eski Başkan Yardımcısı Lucas Papademos’un liderliğinde bir teknokrat hükümeti kuruldu. Yunanistan’ın aldığı kemer sıkma önlemlerinin halkı yoksulluğa ve ekonomiyi daha fazla durgunluğa sevk etmesi, 2012 yılında işsizlik oranının yüzde 24,3’e ve özellikle gençler arasındaki işsizlik oranının yüzde 55,3’e yükselmesi, endişelere ve Yunanistan’ın Avro Alanı’ndan çıkması gerektiği tartışmalarına da yol açtı.
Bütün bunların önlenmesi amacıyla, AB ve IMF, Şubat 2012’de Yunanistan’a 130 milyar avro tutarında ikinci bir kurtarma paketi sağlanması için anlaşmaya vardılar. Bu paket aynı zamanda, Yunanistan’ın harcamalarında 2012’de 3,3 milyar avro, 2013’te ve 2014’te 10 milyar avro kesintiye gitmesi ve yeni tasarruf önlemleri almasını içeriyordu. İkinci Kurtarma Paketi ile Yunanistan’ın GSYH’sinin yüzde 160’ı seviyesinde olan borcunun 2020’ye kadar GSYH’sinin yüzde 120,5’i seviyesine indirilerek sürdürülebilir hale getirilmesi öngörüldü. Ancak ikinci kurtarma paketi, ilk defa bir borç yapılandırmasını da içerdi. Bu kapsamda Yunanistan’ın özel sektöre olan borçlarının nominal anlamda yüzde 53,5; reel anlamda ise yüzde 75 oranında bir kesinti ile silinmesine, uluslararası bankalar ve finansal kuruluşları tarafından onay verildi. Yunanistan için 107 milyar avroluk ayrı bir ek kaynak daha oluşturuldu ve toplamda 237 milyar avroluk bir yardım paketi devreye girdi. Böylece, tarihte ilk kez bir ülkenin borcu 100 milyar avro kadar silindi ve iflas korkusuyla bankalardan paralarını çeken Yunan halkının paralarını tekrar yatırabilmesi için bir güven ortamı sağlanmaya çalışıldı.
Yunanistan’ın kurtarma paketlerinde öngörülen ekonomik önlemeler ve gerçekleştirmesi gereken reformlardaki kararlılığına ilişkin birtakım olumsuz beklentiler oluşmasına karşın, ülkenin son üç yılda gösterdiği çaba ve performans dikkat çekici oldu. Ekonomik durgunluğa rağmen son kurtarma paketinden sonra mali hedeflerin karşılanması ve reformların gerçekleştiriliyor olması, ekonomide güven ortamı yarattı ve arka arkaya altı yıl yaşanan durgunluk döneminden sonra toparlanma dönemine girildiğine dair beklentiler yükseldi. Kurtarma paketiyle sağlanan fonlar, bankacılık sisteminde likidite sağladı.
Yunanistan’ın 6 yıl durgunluk döneminden sonra 2014’te ekonomisinin düzlüğe çıkması bekleniyor. Ülke ekonomisinin toparlanmasında en büyük etken tüketim ve ihracat artışıdır. Ülkede kredi teminindeki zorlukların devam etmesinin yanı sıra AB ve AYB fonlarının kullanımının yavaş ilerlemesi, yatırımların artış sağlamasına olumsuz etki etmektedir. Buna karşın önümüzdeki dönemde özel tüketimin hızla artması, ihracatın da, turizm ve gemicilik sektörleri sayesinde performansının artması bekleniyor. Bu olumlu koşullar altında büyümenin, 2014’te yüzde 0,6 oranında gerçekleşeceği tahmin ediliyor. Ekonomik toparlanmanın 2015’te hız kazanması bekleniyor. Ülkenin rekabet gücünde artış ve iş ortamının iyileşmesi sonucu, ihracatın 2015’te artması öngörülüyor. Bu gelişmelerin sonucunda büyümenin 2015’te yüzde 2,9’a sıçraması öngörülüyor. Yatırımların hız kazanması ve devam eden yapısal reformların ekonomiye sağladığı itici güç ile 2016’da büyüme artışının yüzde 3,7 ile sürmesi bekleniyor.
Yunanistan’ın cari işlemler açığının da, GSYİH’ye oranının 2014’te yüzde 2,8’e yükseldikten sonra ekonominin toparlanması ve gerçekleştirilen reformlar sayesinde ihracat artışları ile birlikte 2015’te yüzde 2,5’ye ve 2016’da yüzde 2,2’ye inmesi bekleniyor. İşsizliğin de, yeni istihdam imkânlarının yaratılması ve istihdamı destekleme programlarının uygulanması sonucu 2014’te yüzde 26,8’e inmesi bekleniyor. Yatırımlarda artış ve istihdamı destekleme programlarının sürdürülmesi sonucunda, işsizlik oranının 2015’te hızla yüzde 25’e ve 2016’da yüzde 22’ye inmesi bekleniyor.
2012’de yüzde 8,6 olan bütçe açığının GSYİH’ye oranı, büyük ölçüde, banka yeniden yapılandırmalarının yarattığı maliyet nedeniyle 2013’te yüzde 12,2’ye yükseldi. 2014’te ise bütçe açığı oranının, banka destekleme operasyonlarının maliyetinin 2013’te bir kereye mahsus olması ve bütçe açığında devam eden iyileşme sonucunda yüzde 1,6’ya inmesi bekleniyor. Yunanistan’ın son yıllarda mali yapısında yapılan düzenlemeler ve gerçekleştirilen yapısal reformlar sayesinde bütçe dengesi fazla vermeye başladı. Kamu borcunun GSYİH’ye oranının da 2014’te istikrara kazanması ve 2015’ten itibaren düşüş göstermesi bekleniyor.
25 Ocak 2015 tarihinde Yunanistan’da yapılan genel seçimlerden, oyların yüzde 35’ini alan radikal sol parti Syriza galip çıktı. Yunanistan Cumhurbaşkanı Papoulias, Syriza Genel Başkanı Aleksis Tsipras’ı hükümeti kurmakla görevlendirdi. Syriza, sağcı Bağımsız Yunanlar (ANEL) Partisi ile koalisyon anlaşmasına vardı. Yunanistan’da erken genel seçimlerin ardından Aleksis Çipras liderliğinde kurulan koalisyon hükümeti 10 Şubat 2015 tarihinde Parlamentoda 137’ye karşı 162 milletvekilinin evet oyu ile güvenoyu aldı. 9 Nisan 2015 tarihinde Yunanistan, IMF’ye olan 450 milyon avro tutarındaki borcunu ödedi.
Yunanistan’da Avrupa Komisyonu, AMB ve IMF’den oluşan kreditör kurumlar tarafından hazırlanan yeni ekonomik önlemler paketine ilişkin 5 Temmuz 2015 tarihinde gerçekleştirilen referandumda “hayır” oyu çıktı. Yüzde 61 oranında “hayır” oyu çıkan referandumda Yunan halkı, Yunanistan ve kreditör kurumlar arasında görüşülen kurtarma paketinin koşullarını reddetti. 13 Temmuz 2015 tarihinde ise, Yunanistan ve kreditör kurumlar arasında uzun süredir devam eden görüşmeler, 86 milyar avroluk üçüncü kurtarma paketine ilişkin anlaşma sağlanmasının ardından sona erdi.
20 Eylül 2015 tarihinde düzenlenen erken seçimlerin galibi Radikal Sol Koalisyon Partisi (SYRIZA) oldu. Katılım oranının yüzde 55 olduğu seçimlerde, Aleksis Tsipras liderliğindeki SYRIZA, oyların yüzde 35,47’sini alarak Yunanistan meclisinde 145 sandalyeye sahip oldu. 21 Eylül 2015 tarihinde Cumhurbaşkanı Prokopis Pavlopulos’tan hükümet kurma yetkisi alan Tsipras, yeniden Başbakanlık görevine getirildi.
18 Nisan 2016 tarihinde Avrupa Yatırım Planı kapsamında Yunanistan'da ilk projenin uygulanması için start verildi. Söz konusu proje Ar-Ge ve yenilikçilik alanında uygulanacak. Yunanistan'ın başta KOBİ'ler olmak üzere turizm ve gıda gibi stratejik sektörlerin bankalar ve aracı kurumlar vasıtasıyla Avrupa Yatırım Planı'ndan yararlanabileceğine işaret edildi. Şimdiye kadar AB'de Avrupa Stratejik Yatırım Fonu kapsamında Avrupa Yatırım Bankası tarafından 7,8 milyar avro tutarında 57 proje onaylandı. Avrupa Yatırım Fonu ise 165 KOBİ ile 3,4 milyar avro tutarında finansman anlaşması imzaladı.
Avro Grubu, Yunanistan’ın makroekonomik uyum programını gözden geçirmek üzere 9 Mayıs 2016 tarihinde bir araya geldi. Avro Grubu yetkilileri, Yunanistan’ın makroekonomik uyum programı performansına ilişkin olarak reformların artırılması ve beklenmedik durum planlarına yönelik yeni bir mekanizma kurulması gerektiğine dikkat çektiler. Makroekonomik uyum programına ilişkin gerçekleştirilen ilk gözden geçirme sonucunda, önkoşulları yerine getirmesinin ardından Yunanistan’a daha fazla mali yardımın verilmesine karar verildi. Avro Grubu toplantısında ayrıca emeklilik sistemi, gelir vergisi ve KDV, kamu sektöründe çalışanların maaşları, özelleştirme stratejisi ve batık kredileri kapsayan yeni bir reform paketi kabul edildi.
Ülkenin temel ekonomik göstergelerine buradan ulaşılabilir.