Portekiz
Almanca kurslarına hücum
Küresel mali krizden en fazla etkilenen Avrupa ekonomilerinden Portekiz’de ekonomi, iç talepteki azalma nedeniyle 2009 yılında yüzde 2,9 daraldı. Portekiz ekonomisi, 2010 yılında büyüme eğilimine geçerek yüzde 1,9 oranında büyümesine karşın, 2011’de yüzde 1,6; 2012’de ise yüzde 3,2 oranında yeniden küçüldü.
Artan bütçe açıkları ve kamu borcu karşısında Portekiz hükümeti, Mart 2010’da tasarruf önlemleri paketi açıkladı. Binlerce kamu çalışanı, tasarruf önlemleri paketinde yer alan kamuda maaşların dondurulması planına karşı greve gitti. Avro Alanı borç krizi tırmanırken, kredi derecelendirme kuruluşları Portekiz’in kredi notunu düşürdüler. Mart 2011’de Parlamento’nun yeni önlemler paketini kabul etmemesinin ardından Başbakan José Sócrates istifa etti. Haziran 2011’te yapılan genel seçimlerde, Pedro Passos Coelho Başbakan seçildi.
Mayıs 2011’de AB ve IMF ile 78 milyar avro tutarındaki yardım paketine ilişkin anlaşmaya varan Portekiz hükümeti, iş gücü piyasalarına daha fazla esneklik sağlanması ve yüksek kamu borcunun düşürülmesi için bir dizi önlem aldı. Portekiz, Yunanistan ve İrlanda’dan sonra AB’den mali yardım talebinde bulunan üçüncü ülke oldu. Böylelikle, 2009’da GSYİH’nin yüzde 10,2’si oranına ulaşan bütçe açığının, bu önlemler sayesinde, 2011’de GSYİH’nin yüzde 4,4’üne çekilmesi sağlandı. Bu azalmada, bankacılık sektöründeki emeklilik fonlarının bir seferlik sosyal güvenlik sistemine aktarılması etkili oldu. Ancak daha sonra iç tüketimde hızlı bir daralma ve artan işsizlik ödenekleri için bütçeden daha fazla pay ayrılması nedeniyle, bütçe açığı 2012 yılında GSYİH’nin yüzde 6,4’üne yükseldi.
Krizin etkisiyle işsizlik oranındaki artış, endişe verici boyutlara ulaştı. 2009 yılında yüzde 10,9 oranında gerçekleşen işsizlik; 2012’te yüzde 15,9’a ulaştı. Portekiz’de genç nüfus, krizden en fazla etkilenen kesim olurken, Portekiz, 2012 yılında AB ortalamasının oldukça üzerinde, yüzde 37,7 oranında gerçekleşen genç işsizliği ile Yunanistan ve İspanya’dan sonra gençler arasında en yüksek işsizlik oranına sahip ülke oldu. Bu durum karşısında Portekizli gençler, istihdam olanakları bakımından daha iyi durumda olan Almanya’daki iş imkânlarından yararlanabilmek için, ülkedeki Almanca kurslarına akın etmeye başladı.
Kasım 2011’de, kredi derecelendirme kurumu Fitch, ülkenin büyük mali dengesizlikler, tüm sektörlerdeki yüksek borçlanma seviyesi ve makroekonomik görünümün kötü olması nedeniyle, Portekiz’in kredi notunu BBB-’den BB+’ya çekti ve yatırım yapılabilir seviyenin altına düşürdü. S&P ise, Ocak 2012’de ülkenin kredi notunu en alt seviyeye indirdi.
Portekiz’de, önümüzdeki döneme ilişkin büyüme beklentilerinin düşük olması ve yatırımcıların hükümetin bütçe hedeflerini yerine getirmesine ilişkin endişeleri halen sürüyor. AB ve IMF ile yapılan mali yardım anlaşmasının süresi ise 2013’te bitiyor. Ülkenin büyümede hız kazanması ve bütçe açığının dengelemesi için kapsamlı bir reform programı gerçekleştirmesi gerekiyor. Söz konusu reformların başında, iş gücü verimliliği ve esnekliğinin sağlanmasına ve hane halkının tasarrufa teşvik edilmesine yönelik önlemler geliyor. Ülkenin 2013 bütçe hedeflerini gerçekleştirebilmesi için ek konsolidasyon önlemleri de alması gerekiyor.
Avrupa Komisyonu IMF ve Avrupa Merkez Bankası’ndan oluşan Troyka, ülkeye gerçekleştirdikleri son gözden geçirmede, uygulanan istikrar programının yolunda gittiği ve ülkenin yükümlüklerini yerine getirmekte olduğu açıklandı. Portekiz, ekonomisinin toparlanma sürecine girmesiyle birlikte ülke, Temmuz 2014’te AB ve IMF ile 2011’den beri ortaklaşa yürüttüğü 3 yıllık ekonomik istikrar programından çıktı. Program süresince ülkenin bütçe açığı yarıya indi. Cari işlemeler açığı da fazla vermeye başladı.
Ekonominin 2014’ten itibaren toparlanarak, 2013’te kaydedilen yüzde 1,4 daralmadan sonra, 2014’ten itibaren pozitif büyümeye geçmesi bekleniyor. Avrupa Komisyonu’nun tahminlerine göre Portekiz ekonomisinin 2014’te yüzde 0,9, 2015’te yüzde 1,3 ve 2016’da yüzde 1,7 büyümesi öngörülüyor. Büyümedeki artışta ihracatta gerçekleşen hızlı artışın yanı sıra, özel tüketim ve yatırımlarda kaydedilen iyileşme etkili oldu.
Halen yüksek düzeylerdeki işsizlik oranının 2013’te 16,3’ten 2014’te yüzde 14,5’e, 2015’te ise yüzde 13,6’ya ve 2016’da yüzde 12,8’e düşmesi bekleniyor. Kamu borcunun GSYİH’ye oranının 2013’te yüzde 128 ile had safhaya ulaştıktan sonra düşüş eğilimine girerek, 2014’te yüzde 127,7’ye,2015’te yüzde 125,1 ve 2016’da yüzde 123,7’ye inmesi öngörülüyor. 2013’teki yüksek kamu borcunun GSYİH’ye oranı ise, büyük ölçüde Avro Alanı krizi sırasında yüklenilen yüksek borçlanma maliyetlerinden kaynaklanıyor.
Portekiz'de 4 Ekim 2015 tarihinde düzenlenen genel seçimlerde, halen iktidarda bulunan Portekiz Cephesi (PaF) birinci parti olarak çıksa da hükümeti kuracak çoğunluğa ulaşamadı. Sosyal Demokrat Parti (PSD) ve Sosyal Demokrat Merkez-Halk Partisi'nin (CDS-PP) oluşturduğu PaF koalisyonu, 4 yıl öncesine oranla güç kaybederken, oyların yüzde 38,6'sını aldı. 2011 yılındaki seçimlerde yüzde 50,4 oranında oy alarak iktidara gelen PaF, yaşadığı oy kaybı ile 230 sandalyeli parlamentoda 104 milletvekiline sahip oldu. 23 Ekim 2015 tarihinde Portekiz Cumhurbaşkanı Anibal Cavaco Silva, Pedro Passos Coelho’yu hükümeti kurmak üzere yeniden başbakanlık görevine atadı.
24 Ocak 2016 tarihinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, bağımsız aday Marcelo Rebero de Sousa ilk turda oyların yaklaşık yüzde 53’ünü alarak seçimin galibi oldu. 1974 yılından bu yana üyesi ve kısa bir dönem lideri olduğu merkez sağ Sosyal Demokrat Parti (PSD) ile yine sağ görüşlü Demokratik Halk Partisi’nin (PP) desteğini alan Marcelo, ülke genelinde her bölgenin birincisi olarak çıktı. Seçime 9 milyon seçmenin yalnızca yaklaşık yüzde 48’i katılırken, Portekiz halkının son yıllarda yapılan siyasi seçimlere ilgisizliğinin devam ettiği görüldü.
Ülkenin temel ekonomik göstergelerine buradan ulaşılabilir.