İspanya
İşsizliğin pençesindeki kayıp nesil
İspanya, tıpkı ABD’de olduğu gibi, ülkedeki konut balonunun patlaması sonucunda derin bir krize sürüklendi. 2008’de ciddi bir durgunluğa giren İspanya ekonomisi, 2009’da yüzde 3,7 oranında daraldı. Her ne kadar İspanya ekonomisi 2011’de binde 4 oranında büyümeyi başarmış olsa da 2012 yılında yine yüzde 1,4 oranında daralma kaydetti.
Krize karşın İspanya hükümeti, vergilerle gelirlerin artırılması ve harcamaların kısılmasına yönelik önlemler ile kamu kesimi bütçe açığını azaltmaya çalıştı. Bu çabalara rağmen 2009’da GSYİH’nin yüzde 11,2’sine ulaşan bütçe açığı, 2012 yılında sadece yüzde 10,6 oranına geri çekebildi. Diğer yandan, 2012 yılında kamu borcunun GSYİH’ye oranı yüzde 84,2 seviyesine ulaştı. Ülkenin aşırı bütçe açığı ve düşük büyüme hızı, yabancı yatırımcılar için endişe kaynağı teşkil etmesine rağmen, İspanya hükümetinin harcamaları kısma ve iş gücü piyasasına esneklik getirme çabaları, yatırımcılar için kısa bir süre için bir güven ortamı oluşturdu.
Öte yandan İspanya hükümeti, inşaat ve gayrimenkul sektörlerindeki aşırı büyüme nedeniyle zora giren bankaların durumunu toparlamak amacıyla, AB’ye mali yardım başvurusunda bulundu. Haziran 2012’de bankacılık sektörünün desteklenmesi için İspanya ile AB arasında mali yardım konusunda anlaşmaya varıldı. İspanya, AB’den sağlanan 130 milyar avro tutarındaki fon ile bankacılık sektörünü yeniden sermayelendirdi. Mali yardım karşılığında, İspanya’dan bankacılık sektöründe reformlar gerçekleştirmesi ve aynı zamanda iş gücü piyasasına yönelik ve rekabet gücünü artırıcı önlemler alması istendi.
İspanya’da krizden en çok etkilenen kesim gençler oldu. İşsizlik oranının 2012 yılında yüzde 25’e ulaşması ile İspanya, AB’de de en yüksek işsizlik oranı kaydeden ülke konumuna geldi. 2012 yılında İspanya’daki işsiz sayısı 5,8 milyon olarak kaydedildi. Gençler arasında işsizliğin yüzde 53,2 gibi rekor bir seviyeye ulaşması sonucunda, günümüzde İspanya’da her iki gençten birinin işsiz olması dikkat çekiyor. Krizden en fazla etkilenen bir diğer kesim de kadınlar oldu. Yüzde 25,4’lük işsizlik oranı ile İspanya, Yunanistan’dan sonra en yüksek kadın işsizlik oranı kaydedilen ülke konumunda bulunuyor. İspanya’daki işsizlik sorununun ciddi boyutlara ulaşması sonucunda, ülkenin dört bir yanından protestolar meydana geldi. Bu kapsamda, 15 Mayıs 2011 tarihinde “15M Hareketi” (Öfkeliler-Los Indignados) başlığı altında ülkenin birçok şehrinde, özellikle kemer sıkma politikalarına ve ülkedeki işsizliğe karşı protestolar düzenlendi. Gençler, meydanları, bankaları ve hükümet binalarını işgal etti.
İspanya’da rekor seviyeye ulaşan işsizliğe karşı yapılan protestolar sonucunda, Başbakan José Luis Rodríguez Zapatero erken seçime gidilmesine karar verdi. 20 Kasım 2011 tarihinde İspanya’da yapılan genel seçimleri sağ görüşlü Halk Partisi’nin (PP) kazanması üzerine, partinin lideri Mariano Rajoy Başbakan seçildi. Ancak hükümet değişmesine rağmen, IMF’nin yaptığı açıklamalara göre, 2013 yılında İspanya’nın yüzde 1,6 küçülmesi bekleniyor. Hükümetin kabul ettiği kemer sıkma politikalarının İspanyolların yaşam standartları üzerinde baskı oluşturmaya devam etmesi ve işsizlik sorununu ile etkili bir şekilde mücadele edilememesi nedeniyle, iki yıl önce başlatılan “15M Hareketi” bu yıl da tekrarlandı.
Ülkede devam eden ekonomik krizin kısmen devam etmesi bekleniyor. Birtakım ekonomik göstergelerde iyileşme söz konusudur. Finansman olanaklarının iyileşmesi, sağlana güven artışı ekonomik toparlanmanın sağlanmasına yardımcı olmaktadır. 2013 yılının üçüncü çeyreğinden itibaren, İspanya ekonomisi pozitif büyümeye geçmti. İspanya, Avrupa Komisyonu ve IMF’nin yürüttüğü mali yardım programından başarılı bir şekilde çıktı. Mali koşullarda düzelme meydana gelmekle birlikte başta KOBİ’ler olmak üzere özel sektörün finansman sağlamasında birtakım zorluklar yaşanmaktadır. İç talebin ihracatta yaşanan daralmayı dengelemesi bekleniyor. GSYİH verilerine baktığımızda, 2013 yılındaki negatif büyümeden sonra (yüzde -1,2) 2014’ten itibaren somut bir büyüme öngörülüyor. Büyümenin 2014’te yüzde 1, 2015’de ise, 1,7’e yükselmesi öngörülüyor. Buna paralel olarak, halen son derece yüksek oranlarda seyreden işsizlik oranında düşüş bekleniyor. Böylece, 2013 yılında yüzde 26,4’e ulaşmış olan işsizlik oranının 2014’te ise yüzde 25,7 ve 2015’te yüzde 24,6’ya düşmesi öngörüüyor. Özel sektörde görülen daralmanın eğiliminin özel tüketim ve yatırımlarda olumsuz etkisini koruımas bekleniyor. Buna rağmen, özel tüketimin yeniden artması bekleniyor. Bu artışı sağlayan etkenlerin başında kullanılabilir gelirin, artan istihdam perspektifleri ile güvenin artması geliyor. Buna rağmen, kamu borcunun GSYİH’ye oranının yüksek düzeyini koruması öngörülüyor. Bu genel seyir içinde kamu borcunun GSYİH’ye oranının 2013’te yüzde 94,3’den , 2014’de yüzde 98,9 ve 2015 yılda ise yüzde 103,3’e tırmanması bekleniyor.
22 Mart 2015 tarihinde İspanya’nın Endülüs bölgesinde düzenlenen seçimlerde muhafazakâr Halk Partisi ve Sosyalistler, birinci ve ikinci sırayı paylaşırken 2014’te kurulan radikal sol Podemos Partisi 15 temsilciyle bölge parlamentosuna girdi. Podemos, 2014 yılında düzenlenen AP seçimlerinde, beş sandalye kazanmıştı. Buna rağmen. Hâlihazırda 109 sandalyeden oluşan Endülüs bölgesel meclisinde, Sosyalistler 47 temsilciyi sokarken, Halk Partisi, önemli bir oy kaybıyla 33 üyeyle temsil edilme hakkı kazandı. Yeni kurulan diğer bir oluşum olan merkez sağ parti Ciudadanos ise dokuz ve Birleşik Sol beş sandalye kazandı.
24 Mayıs 2015 tarihinde İspanya’da düzenlenen yerel seçimlerin sonucunda Başbakan Mariano Rajoy’un liderliğini yaptığı muhafazakâr eğilimli Halk Partisi (PP) en çok oyu alan parti olmasına rağmen, oy oranlarında önemli bir düşüş yaşadı. Halk Partisi yüzde 10’luk bir oy kaybı ile yüzde 27 oy alarak seçimlerde birinci parti oldu. Onu, yüzde 25 oy alan İspanya Sosyalist İşçi Partisi (PSOE) izledi.
20 Aralık 2015 tarihinde İspanya’da gerçekleştirilen genel seçimlerde iktidardaki muhafazakâr Halk Partisi (PP) birinci sırada oy kazandı, fakat meclisteki çoğunluğunu yitirdi. Partinin İspanya meclisinde çoğunluğu elde etmesi için bu sayının 176 olması gerekiyor. Ancak İspanya Başbakanı Mariano Rajoy’un partisi 350 sandalyeden 123’ünü elde edebildi. İspanya Sosyalist Partisi (PSOE) 90, radikal sol hareketi Podemos 69 ve merkez sağ Ciudadanos ise 40 sandalye kazandı.
20 Aralık 2015 tarihindeki genel seçimlerin ardından 6 ay sonra tekrar seçime gidilen İspanya’da 26 Haziran 2016 tarihinde erken genel seçimler gerçekleştirildi. Seçimlere katılım oranının yüzde 70 olarak açıklandığı İspanya’da, bir önceki genel seçimlerin de galibi olan Halk Partisi (Partido Popular) bu seçimde de ilk sırada yer alsa da tek başına hükümeti kuracak çoğunluğu yakalayamadı. Halk Partisi mecliste 122 olan sandalye sayısını 137’ye çıkarttı. Diğer partilerin meclisteki sandalye dağılımına bakıldığında, İspanya Sosyalist İşçi Partisi 85, Podemos 71 ve Ciudadanos Partisi de 32 sandalye elde etti.
Ülkenin temel ekonmik göstergelerine buradan ulaşılabilir.