Fransa

Adieu Hollande; Bienvenue Macron!

Avro Alanı’nın güçlü ekonomilerinden Fransa, 2008’de ortaya çıkan küresel krizden oldukça etkilenirken, 2009’da ekonomide yüzde 3,1 oranında küçülme kaydedildi. Ancak ülke ekonomisi 2010’da yüzde 1,7 ve 2011’de yüzde 2 büyüme ile bir miktar toparlanma gösterdi. Aynı dönemde kamu açığı hızla yükselerek 2008’de GSYİH’nin yüzde 3,3’ü iken, 2009’da yüzde 7,5’ine yükseldi; 2012’de ise bir miktar toparlanma göstererek, GSYİH’nin yüzde 5,3’üne indi. Kamu borcu ise aynı dönemde GSYİH’nin yüzde 68,2’inden yüzde 90’ına yükseldi. Bununla birlikte Fransa, 2008’den itibaren AB’nin girdiği ekonomik durgunlukla, diğer birçok AB ülkesinden daha iyi bir şekilde mücadele etmeyi başardı.

Krize karşı ortak çözümler bulunmasında, Almanya’nın yanı sıra Fransa da önemli bir rol oynadı. Bu çabalar kapsamında Angela Merkel ve Nicolas Sarkozy Ekim 2010’da bir araya gelerek, üye ülkelerin bütçe denetimi ve aşırı bütçe açıklarının kontrolü ile çeşitli cezalar uygulanmasında hemfikir olduklarını ortaya koydular. Fransa ve Almanya, AB’nin ekonomik yönetişiminin güçlendirilmesi ve Birliğin rekabet gücünün artırılması yönünde birçok girişimde bulundu.

Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin yönetimindeki Fransa’da, kamu açığının 2013’e kadar Maastricht Kriteri referans değeri olan GSYİH’nin yüzde 3’üne çekilmesi için birtakım kemer sıkma önlemleri de uygulandı. Bütçe önlemleri kapsamında, hane halkı gelirlerinde yüzde 3’ten fazla vergi artışı, sermayeye uygulanan vergilerde yüzde 1,1 oranında artış, gayrimenkulden alınan vergilerde artış, sağlık hizmetlerinden alınan vergide yüzde 7’ye varan artışlar ve kurumlar vergisi reformu kapsamında vergi ertelemelerinin sınırlandırılmasının yanı sıra Alman ve Fransız kurumlar vergisi sistemlerinin uyumlaştırılması öngörüldü.

Eylül 2011’de kabul edilen ikinci önlemler paketinde ise harcamaların kısılmasına odaklanıldı. Bu kapsamda, aile ve konut yardımlarının enflasyon yerine GSYİH’ye endekslenerek sosyal güvenlik harcamalarında tasarruf sağlanması; seçim kampanyalarına ilişkin giderlerin geri ödemesinde yüzde 5 oranında kesinti yapılması; 2010 yılı emeklilik reformuyla getirilen, emeklilik yaşının 60’tan 62’ye çıkarılarak 2012-2018 yılları arasında sosyal güvenlik harcamalarında tasarruf sağlanması; yılda 250 bin avro ciroya sahip şirketlerin kurumlar vergisine 2012-2013 yıllarında yüzde 5 artış getirilmesi ve temel olmayan mal ve hizmetlerden alınan KDV’nin yüzde 5,5 ila yüzde 7 oranında artırılması öngörüldü.

Fransa’da, Mayıs 2012’de yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, Sosyalist Parti adayı François Hollande cumhurbaşkanı seçildi. Siyasi nedenler kadar ekonomik nedenler de Sarkozy’nin seçimi kaybetmesinde etkili oldu. Büyüme yanlısı politikaları destekleyen Hollande, kurumlar ve gelir vergisi oranlarını artırdı. Hollande, kamu açığının 2013’e kadar GSYİH’nin yüzde 3’üne çekilmesi taahhüdünü korudu. Ancak alınan bütçe önlemleri, halk tarafından çeşitli tepkilere de neden oldu. Binlerce gösterici, Fransa’nın, AB’nin İstikrar ve Büyüme Paktı’nı güçlendirme çabaları kapsamında üye ülkelerin bütçe açıklarını ve kamu borçlarını limit değerlere çekerek, mali disiplinin sağlanması hedeflerine ilişkin uygulamayı öngördüğü kemer sıkma önlemleri ve kamu harcamalarında kesintinin yanı sıra artan işsizlik oranlarını protesto etti. Bu durum, Fransa Cumhurbaşkanı Hollande üzerindeki baskıyı önemli derecede artırdı.

Fransa’nın giderek azalan rekabet gücü, ekonominin canlanması ve kamu açığının azaltılmasının önünde önemli bir engel teşkil ediyor. Dünya Ekonomik Forumu’nun sıralamasına göre, küresel rekabet gücünde Almanya 5’inci sırada yer alırken, Fransa 21’inci sırada bulunuyor. Fransa’da 2012’de hükümete sunulan bir raporda, Fransa’nın rekabet endeksinin son on yıldır düşüş eğiliminde bulunduğu belirtilirken, birim maliyetlerin diğer ülkelere göre yüksek olması nedeniyle ülke ihracatının azaldığı ve bunun ekonomiyi tehdit ettiğine dikkat çekildi. Halen Fransa, iş gücü maliyetinin yüksek olduğu ülkelerden biri konumunda bulunuyor. İş gücü maliyetlerinin azaltılması için hükümete, gelir vergisini düşürmesi ve istihdamda re- form gerçekleştirerek ihracatı desteklemesi önerildi. Fransa’nın rekabet gücüne ilişkin birçok araştırmada da istihdam ve büyümeye yönelik yapısal reformların gerçekleştirilmesi, önemli öncelikler arasında gösteriliyor. Hollande’ın bütçe açığını azaltmak amacıyla gelir artırıcı önlemler kapsamında iş dünyasına yönelik Eylül 2012’de getirdiği yeni vergilerin, özel sektörün yatırımlarını ve harcamalarını azaltarak rekabet gücünü olumsuz etkileyebileceğine dikkat çekiliyor.

8 Kasım 2013 tarihinde uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard and Poor's (S&P) Fransa'nın kredi notunu bir kademe indirerek AA+'dan AA'ya düşürmüştür. Görünümü ise negatiften durağana revize etti. S&P ülkedeki yüksek işsizlik oranına ve yapısal reformların gerekliliğine de dikkat çekti.

30 Mart 2014 tarihinde Fransa’da yapılan yerel seçimlerde, iktidarı elinde bulunduran François Hollande yönetimindeki Sosyalist Parti yüzde 43 oranında oy alırken, Orta sağ Halk Hareketi Birliği (UMP) oy oranını yüzde 49’a yükseltti. Seçimleri büyük bir yenilgi olarak yorumlayan Eski Başbakan Jean-Marc Ayrault istifasını sundu. Fransa Cumhurbaşkanı Hollande, yeni hükümeti kurmak için İçişleri Bakanı Manuel Valls’ı görevlendirdi.

Fransa ekonomisi 2014’ün ilk yarısında durgunluk yaşadı. Yatırımlar azalırken, özel tüketim değişmedi ve ihracat artışı da zayıf kaldı. Ekonomik büyümenin 2011’den beri duraklama gösterdiği ülkede, önümüzdeki dönemde de güçlü bir büyüme beklenmiyor. 2013’te büyüme yüzde 0,4 oranında gerçekleşirken, tüketimin hızlanacağı beklentisiyle 2015’te yüzde 0,7; 2016’da yüzde 1,5 olması bekleniyor. 2013’te kamu açığının GSYİH’ya oranı yüzde 4,1 düzeyinde kaldı.  2014’te bu oranın yüzde 4,4’e; 2015’te ise yüzde 4,5’e yükseleceği tahmin ediliyor.

7 Ocak 2015 tarihinde Fransa’da mizah dergisi Charlie Hebdo’nun Paris’teki merkezine düzenlenen saldırıda, aralarında editör Stéphane Charbonnier ve 3 karikatüristin de dâhil olduğu 12 kişi hayatını kaybetti, 10 kişi yaralandı. Olaydan iki gün sonra saldırının failleri Paris’in dışında bir matbaaya sığınarak 1 kişiyi rehin aldılar. Aynı gün Paris'in doğusunda yeni bir saldırı gerçekleşti. Bir süpermarkete düzenlenen saldırıda markette bulunan 5 kişi rehin alındı. Fransız polisi matbaa ve markete eşzamanlı operasyonlar düzenledi.

Fransa’nın başkenti Paris’te 13 Kasım 2015 tarihinde yedi farklı noktada meydana gelen terör saldırılarında 129 kişi hayatını kaybetti, 352 kişi yaralandı. Cumhurbaşkanı François Hollande, saldırıların sorumlularına karşı acımasız bir mücadele yürüteceklerini açıkladı. Ülke genelinde olağanüstü hal ilan edilirken, sınırlar kapatıldı. 13 Aralık 2015 tarihinde Fransa’da gerçekleşen bölgesel seçimlerin ikinci turunda, iktidardaki Sosyalist Parti ve müttefikleri beş bölge, eski Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin partisi “Cumhuriyetçiler” ise yedi bölge kazandı. Marine Le Pen’in aşırı sağcı partisi Ulusal Cephe (FN) ise hiçbir bölgeyi kazanamadı. İlk turda yüzde 49 olarak gerçekleşen katılım oranının ikici turda yüzde 58,5’e yükseldiği açıklandı. Ülkedeki bölge sayısı daha önce yasal düzenlemeyle 22’den 13’e düşürülmüştü. Söz konusu idari yapının, 1 Ocak 2016 tarihinde söz konusu düzenleme yürürlüğe girdi.

14 Temmuz 2016 Fransa’nın Nice kentinde 14 Temmuz Ulusal Günü kapsamındaki kutlamalar sırasında silah ve bomba yüklü kamyon ile gerçekleşen saldırı 84 kişinin hayatını kaybetmesine, yüzlerce kişinin de yaralanmasına sebep oldu.

30 Ağustos 2016 tarihinde Fransa’nın tanınmış isimlerinden Ekonomi Bakanı Emmanuel Macron istifa etti. Elysee Sarayı tarafından yapılan açıklamada istifasını Cumhurbaşkanı François Hollande’a sunan Emmanuel Macron’nun yerine Fransa’nın Finans Bakanı Michel Sapin’ın getirileceği belirtildi. Macron’un 2017’de yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olması bekleniyor.

23 Nisan 2017 tarinide Fransa’da gerçekleştirilen cumhurbaşkanlığı seçiminin birinci turunda, eski Ekonomi Bakanı ve Yürüyüş hareketi (En Marche) lideri Emmanuel Macron yüzde 24,01 ile birinciliği elde ederken, aşırı sağcı Ulusal Cephe (Front National) lideri Marine Le Pen ise yüzde 21,30 ile ikinci oldu. Böylece, Emmanuel Macron ve Marine Le Pen, 7 Mayıs’ta gerçekleşecek ikinci tura kaldı. Ülkenin Beşinci Cumhuriyet tarihinde ilk defa iki büyük partinin birinci turda elenmesi dikkati çekiyor. Eski Başbakan ve Cumhuriyetçilerin adayı François Fillon, yüzde 20,01 ile üçüncülüğü elde ederken, Sosyalist Parti adayı Benoit Hamon ise yüzde 6,3 ile beşinci sırada yer aldı. Sosyalist Parti’nin 1969’dan beri en düşük oyu aldığı seçimde yüzde 19,58 ile aşırı solun adayı Jean-Luc Melenchon ise dördüncülükte kaldı.  

7 Mayıs 2017 tarihinde Fransa’da gerçekleştirilen cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunda, eski Ekonomi Bakanı ve Yürüyüş hareketi (En Marche) lideri Emmanuel Macron, oyların yüzde 66,10’unu elde ederek Fransa Cumhuriyeti’nin yeni cumhurbaşkanı seçildi. Macron’un rakibi ve aşırı sağ parti Ulusal Cephe (Front National) lideri Marine Le Pen ise oyların yüzde 33,90’ını alarak mağlup oldu. 39 yaşındaki Macron, Fransa’nın siyasi tarihinin en genç cumhurbaşkanı oldu.

18 Haziran 2017 tarihinde Fransa’da gerçekleştirilen genel seçimlerin ikinci turunda galip, yüzde 43,06 oy oranı ile Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un partisi La République en Marche(Cumhuriyet Yürüyüşü Hareketi, LREM) oldu. LREM, 308 sandalye elde etti. Macron’un partisinin ortağı Modem ise (Demokratik Hareket), yüzde 6,06 oy ile 42 sandalyeye hak kazandı. Fransa’nın geleneksel orta sağ ve orta sol partileri ise önemli oranda gerileme yaşadı. Eski Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin partisi Les Républicains(Cumhuriyetçiler, LR), yüzde 22,23 ile 113 sandalyeyi elde ederek Ulusal Meclis’te en önemli muhalefet partisi konumuna geldi. Ancak, 2012 seçimlerine kıyasla parti 75 sandalye kaybetti. Sosyalist Parti ise, yüzde 5,68 ile sadece 29 sandalye koruyarak 1969 yılından beri tarihinin en büyük hezimetini yaşadı. Radikal sol France Insoumise (Boyun Eğmeyen Fransa, FI) hareketi, yüzde 4,86 ile 17 sandalye, aşırı sağ Front National (Ulusal Cephe, FN) yüzde 8,75 ile 8 sandalye alarak Ulusal Meclis’teki konumunu güçlendirdi. Fransa’da gerçekleştirilen genel seçimler, kayıtlı seçmenlerin yüzde 57,36’sının ikinci turda oy vermemesi nedeniyle Beşinci Cumhuriyet’in en az katılımına şahit oldu. 

Ülkenin temel ekonomik göstergelerine buradan ulaşılabilir.