K
Kamu Borcu Krizi
Sovereign Debt Crisis
Kamu borcu krizi, iç ve dış borçlarının sürdürülebilir düzeyi aşması halinde ortaya çıkmaktadır. Borçlanma oranı arttıkça uluslararası piyasaların o ülkeye duyduğu güven de azalır ve devlet, kendisine kredi ve borç veren kişi ve kuruluşlardan uygun faizlerle borçlanmakta zorluk yaşamaya başlar. Faizler arttıkça, söz konusu devletin kamu borcunu sürdürmesi ve finanse etmesi giderek zorlaşır. AB içinde Yunanistan, İrlanda, İtalya, Portekiz ve İspanya bu süreci yaşamıştır. ABD’de başlayan 2008 mali krizi, özellikle Avro Alanı’ndaki bazı ülkelerin mali politikalarındaki yanlışları su yüzüne çıkarmıştır. Nitekim bütçe harcamalarını kontrol altına alamayan ve gerekli yapısal reformları tamamlayamayan Yunanistan, küresel büyümedeki azalmanın etkilerini ilk olarak hisseden ülkelerden olmuştur. Yunanistan’da 2009 yılında hükümet, bütçe açığının GSYİH’ye oranının Maastricht Kriterleri kapsamında izin verilen yüzde 3 oranının üzerinde, yüzde 12,9 olduğunu açıklamış, ardından kredi derecelendirme kuruluşlarının Yunanistan’ın kredi derecesini indirmesi ise faiz oranlarının yükselmesine sebep olmuştur. 2012 yılında Yunanistan’ın kamu borcunun GSYİH’ye oranı yüzde 175’e çıkmıştır. Birçok Avrupa bankası da Yunanistan’da yatırım yapmış olduğu için, Yunanistan borç krizi, Avro Alanı’ndaki diğer ülkelere de sıçramıştır.
Kemer Sıkma Önlemleri
Austerity Measures
Kamu gelirini artırarak hükümetin borçlanmasını, kamu borcunu ve kamu açığını azaltmayı amaçlayan politikalar, kemer sıkma önlemleri olarak adlandırılmaktadır. Kemer sıkma önlemleri, genellikle sosyal yardım programlarında kesintiye gidilmesi, vergilerin artırılması, emeklilik yaşının yükseltilmesi ve kamu personeli ile emekli maaşlarında kesinti gibi önlemleri kapsamaktadır. Avro Alanı borç krizinin aşılmasında, hükümetler tarafından sıklıkla başvurulan kemer sıkma önlemleri kamuoyunun tepkisine yol açmış ve eylemlerle protesto edilmiştir. Hükümetlerin kabul ettikleri kemer sıkma önlemleri, krizden en fazla etkilenen ülkelerden Yunanistan, İrlanda ve İspanya başta olmak üzere birçok ülkede yapılan erken seçimlerde, iktidar partilerinin oy kaybına uğramasında belirleyici olmuştur.
Kredi Derecelendirme Kuruluşları
Credit Rating Agencies
Kredi derecelendirme kuruluşları, ülkelerin ve özel şirketlerin kredi risklerini ölçerek belirli bir puanlama sistemiyle ilgili kesimlerin bilgisine sunmaktadır. Kredi derecelendirmeleri, yatırımcıların karar verirken dikkate almaları gereken unsurlardan birini oluşturur.
Dünya çapında tanınan üç büyük kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s, Fitch ve Standard and Poors’dur (S&P). Avrupa Menkul Kıymetler ve Piyasalar Otoritesi tarafından kredi derecelendirme kuruluşları için geliştirilen düzenleyici teknik standartlar, 21 Mart 2012 tarihli ve 447/2012 Sayılı Komisyon Delege Tüzüğü kapsamında kabul edilmiştir. Buna göre, AB’de kredi derecelendirme kuruluşlarının Avrupa Menkul Kıymetler ve Piyasalar Otoritesi’ne başvurmaları, gerekli bilgiyi vermeleri ve kredi değerlendirmeleri ile ilgili olarak verilerini ortak bir havuza aktarmaları gerekmektedir.
Avrupa Menkul Kıymetler ve Piyasalar Otoritesi, düzenli olarak kayıtlı ve onaylı kredi derecelendirme kuruluşlarının listesini yayımlamaktadır. Düzenleyici teknik standartlar, adil rekabetin ve şeffaflığın sağlanması, yatırımcıların korunması ve mali hizmetler alanında ortak bir kurallar manzumesi oluşturulabilmesi amacıyla belirlenmiştir. 16 Ocak 2013 tarihinde Avrupa Parlamentosu, kredi derecelendirme kuruluşlarının devlet borçlarını ve özel şirketlerin mali durumunu ne zaman ve nasıl derecelendirebileceği ile ilgili kuralları kabul etmiştir. Avrupa Menkul Kıymetler ve Piyasalar Otoritesi, kurallara uymayan kredi derecelendirme kuruluşlarını para cezasına çarptırabilmektedir.
Kredi Temerrüt Takası
Credit Default Swap (CDS)
Genel anlamıyla, borçlu pozisyondaki kurumun borcunu ödeyememe ihtimaline karşı, alacaklının hakkını garanti eden kıymetli evrak; bir çeşit borç sigortasıdır. Ülke CDS’si ise CDS satıcısının ilgili ülkenin ödeme güçlüğüne düşmesi halinde, yıllık bir prim karşılığında alıcıyı telafi etmek üzere anlaştığı bir türev araçtır. Ülkenin ödeme güçlüğüne girmesine ve kredi riskine karşı bir çeşit sigortadır.
Kredi Veren Ülkeler
Creditor Countries
Ödemeler dengesi fazlası veren, başka bir deyişle toplam finansal varlıkları ile toplam finansal yükümlülüklerinin farkı pozitif olan ülkeler, kredi veren veya kreditör ülkeler olarak adlandırılmaktadır.
Kredi veren ülkeler, dış ticaret fazlası vermekte ve böylece uluslararası finansal piyasalarda bu fazlayı diğer ülkelere borç vermektedir. Avro Alanı borç krizi bağlamında, kredi veren ülkeler başta Almanya olmak üzere Avro Alanı’nın kuzeyindeki üyelerini tanımlamak için kullanılmaktadır. Bu anlamda kredi veren ülkeler Almanya, Finlandiya, Hollanda, Belçika ve Lüksemburg’dan oluşmaktadır. Borç krizi ile birlikte, Avro Alanı’nda kuzeydeki kredi veren ülkeler ile güneydeki borçlanan ülkeler arasındaki ayrım derinleşmiştir. AB’den yardım talebinde bulunan ülkelerin kurtarma paketleri kreditör ülkeler tarafından finanse edildiği için AB üye ülkeleri arasındaki ilişki eşit ortaklar arasındaki bir ilişkiden çok bazı politikaların kredi veren ülkeler tarafından dikte edildiği izleniminin ve hiyerarşik bir yapının hakim olduğu “kreditör-borçlanan ülke” veya “kuzey-güney” ekseninde şekillenmeye başlamıştır. Sahip oldukları güçlü ekonomik performasla karakterize edilen kuzey ülkeleri, Avro Alanı’nın güneyindeki borçlanan ülkelerin kamu bütçelerini kontrol altında tutmaları gerektiği görüşünü savunmaktadırlar.
Kredi veren ülkelere göre, Avro Alanı’ndaki borç krizinin temel nedenleri, Yunanistan’daki kamu harcamalarının düzgün bir şekilde yönetilememesi, İtalya’da yapısal reformların yapılmaması ve iş gücü verimliliğinin düşük olması, İrlanda’da bankaların ihtiyatlı denetime tabi olmaması, İspanya’da ise gayrimenkul balonu ve özel borçlanmadır. Kredi veren ülkelere göre krizin çözümü ise borçlanan ülkelerde mali disiplinin ve iyi yönetişimin güçlendirilmesi ve yapısal reformların uygulanmasından geçmektedir.
Kurtarma Paketi
Bailout
İflas, borcunu ödeyememe veya tasfiye tehlikesiyle karşı karşıya kalan ulusal ya da çok uluslu işletmelere yapılan sermaye enjeksiyonu, kurtarma olarak adlandırılmaktadır.
Genel olarak kurtarılan veya kurtaran taraf bir şahıs, şirket, devlet veya bir uluslararası kuruluş olabilmektedir. Mali yardım; borç, halka arz, nakit katkı, çerçeve kredi şeklinde sağlanabilmekte ve bunlara genellikle daha fazla hükümet gözetimi ve düzenleme eşlik etmektedir. Binlerce iş yaratan ve ekonomide etkin rol oynayan işletmelerin iflası, diğer sektörleri ve ekonominin genelini tehdit edebilmektedir. 2008 yılında başlayan küresel kriz, dünya genelinde hemen her sektörde devlet destekli kurtarma operasyonlarına sebep olmuştur. Avro Alanı’ndaki borçlanma krizi sırasında kurtarma paketi talebinde bulunan ülkeler GKRY, İspanya, Yunanistan, İrlanda ve Portekiz olmuştur. Kurtarma paketleri kapsamında kurtarılan ülkeye devlet finansman ihtiyacının karşılanması için fon verilirken, söz konusu ülkenin bütçesel önlemlere, yapısal reformlara ve kamu sektörünün büyüklüğüne ilişkin belirlenen koşulları da yerinde getirmesi beklenmektedir.