G

G-7

Group of Seven & Group of Eight

G-7, başlıca sanayileşmiş ülkeler olan ABD, Kanada, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya ve İngiltere’nin liderlerini bir araya getiren gayri resmi bir forumdur.

G-7’nin temelleri, 1971 yılında Bretton Woods altın standardı sisteminin sona ermesi ve 1973 Petrol Krizi gibi gelişmelerin getirdiği belirsizliğin ekonomi ve maliye politikalarının en üst seviyede daha iyi koordine edilmesi ihtiyacını ortaya çıkarmasıyla; Fransa Cumhurbaşkanı Valery Giscard d’Estaing ve Almanya Şansöylesi Helmut Schmidt öncülüğünde atılmıştır. 1975 yılında ABD, İngiltere, Batı Almanya, Japonya ve İtalya’nın liderleri ilk kez Paris yakınlarındaki Rambouillet Şatosu’nda bir araya gelmiş, 1976 yılında Kanada’nın da gruba dâhil edilmesiyle G-7 oluşturulmuştur. 1998 yılında, bu yedi ülkeye Rusya’nın da katılmasıyla G-7, G-8 adını almıştır.

İlk zamanlarda toplantılara, Üye Devletlerin liderlerinin yanı sıra dışişleri ve maliye bakanları da katılırken, 1998 yılında İngiltere’nin önerisi ile G-7’nin gayri resmi küçük çaplı temel yapısını sürdürmek amacıyla, üye ülkelerin liderleri tarafından temsil edildiği G-7/G-8 Zirveleri ile bakanlar düzeyindeki toplantılar birbirinden ayrılmıştır. Buna bağlı ve Zirve’ye ek olarak, G-8 dışişleri bakanları da dış politika konularını ele almak üzere yılda bir kez bir araya gelmektedir. İstihdam, çevre ve kalkınma bakanları ise yılda bir kez toplanmaktadır. G-8 maliye bakanları, G-8 Zirvesi’nden önce bir araya gelmekle birlikte, yılda üç kez daha G-7 formatında toplanmaktadır. Avrupa Komisyonu, AMB ve Avro Grubu Başkanları da G-7 formatındaki bu toplantıların tümüne iştirak etmektedir.

G-8 Zirvesi, yılda bir kez G-8’in dönem başkanlığını elinde bulunduran ülkenin ev sahipliğinde, üye ülkelerinin liderlerinin yanı sıra Avrupa Komisyonu Başkanı ve AB Konseyi Başkanı’nın katılımıyla gerçekleşmektedir. Dönem başkanlığını elinde bulunduran ülke aynı zamanda Zirvenin gündemini de belirlenmesinde etkili olmaktadır. G-7/G-8 Zirveleri’nin gündemini genellikle küresel ekonomik görünüm, makroekonomik idare, uluslararası ticaret, enerji, iklim değişikliği ve gelişmekte olan ülkelerle ilişkiler gibi konular oluşturmaktadır. Özellikle son dönemde, insan haklarından bölgesel güvenliğe uzanan bir yelpazede siyasi ve güvenliğe ilişkin konular da G-8 Zirveleri’nin gündem maddeleri arasında yer almaya başlamıştır.

G-8

Group of Seven & Group of Eight

G-7, başlıca sanayileşmiş ülkeler olan ABD, Kanada, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya ve İngiltere’nin liderlerini bir araya getiren gayri resmi bir forumdur.

G-7’nin temelleri, 1971 yılında Bretton Woods altın standardı sisteminin sona ermesi ve 1973 Petrol Krizi gibi gelişmelerin getirdiği belirsizliğin ekonomi ve maliye politikalarının en üst seviyede daha iyi koordine edilmesi ihtiyacını ortaya çıkarmasıyla; Fransa Cumhurbaşkanı Valery Giscard d’Estaing ve Almanya Şansöylesi Helmut Schmidt öncülüğünde atılmıştır. 1975 yılında ABD, İngiltere, Batı Almanya, Japonya ve İtalya’nın liderleri ilk kez Paris yakınlarındaki Rambouillet Şatosu’nda bir araya gelmiş, 1976 yılında Kanada’nın da gruba dâhil edilmesiyle G-7 oluşturulmuştur. 1998 yılında, bu yedi ülkeye Rusya’nın da katılmasıyla G-7, G-8 adını almıştır.

İlk zamanlarda toplantılara, Üye Devletlerin liderlerinin yanı sıra dışişleri ve maliye bakanları da katılırken, 1998 yılında İngiltere’nin önerisi ile G-7’nin gayri resmi küçük çaplı temel yapısını sürdürmek amacıyla, üye ülkelerin liderleri tarafından temsil edildiği G-7/G-8 Zirveleri ile bakanlar düzeyindeki toplantılar birbirinden ayrılmıştır. Buna bağlı ve Zirve’ye ek olarak, G-8 dışişleri bakanları da dış politika konularını ele almak üzere yılda bir kez bir araya gelmektedir. İstihdam, çevre ve kalkınma bakanları ise yılda bir kez toplanmaktadır. G-8 maliye bakanları, G-8 Zirvesi’nden önce bir araya gelmekle birlikte, yılda üç kez daha G-7 formatında toplanmaktadır. Avrupa Komisyonu, AMB ve Avro Grubu Başkanları da G-7 formatındaki bu toplantıların tümüne iştirak etmektedir.

G-8 Zirvesi, yılda bir kez G-8’in dönem başkanlığını elinde bulunduran ülkenin ev sahipliğinde, üye ülkelerinin liderlerinin yanı sıra Avrupa Komisyonu Başkanı ve AB Konseyi Başkanı’nın katılımıyla gerçekleşmektedir. Dönem başkanlığını elinde bulunduran ülke aynı zamanda Zirvenin gündemini de belirlenmesinde etkili olmaktadır. G-7/G-8 Zirveleri’nin gündemini genellikle küresel ekonomik görünüm, makroekonomik idare, uluslararası ticaret, enerji, iklim değişikliği ve gelişmekte olan ülkelerle ilişkiler gibi konular oluşturmaktadır. Özellikle son dönemde, insan haklarından bölgesel güvenliğe uzanan bir yelpazede siyasi ve güvenliğe ilişkin konular da G-8 Zirveleri’nin gündem maddeleri arasında yer almaya başlamıştır.

G-20

Group of Twenty

Sanayileşmiş ülkeler ve yükselmekte olan ülkeler arasında, küresel ekonomik istikrara ilişkin önemli konularda açık ve yapıcı bir tartışma ve görüş alışverişi ortamı sağlanması amacıyla gayri resmi bir platform görevi gören G-20, dünya GSYİH’sinin yüzde 90’ını, uluslararası ticaretin yüzde 80’ini ve dünya nüfusunun üçte ikisini temsil eden 19 ülke (ABD, Almanya, Arjantin, Avustralya, Brezilya, Çin, Endonezya, Fransa, Güney Afrika, Hindistan, İtalya, Rusya, İngiltere, Japonya, Kanada, Güney Kore, Meksika, Suudi Arabistan, Türkiye) ve AB’den oluşmaktadır.

G-20’nin temelleri, 1990’lı yılların sonlarında yaşanan finansal krizlerin ardından, yükselmekte olan başlıca piyasa ekonomilerinin küresel ekonomik yönetişim merkezinde yeteri kadar temsil edilmediği düşüncesinden hareketle, 25 Eylül 1999’da ABD’nin başkenti Washington’da gerçekleşen G-7 Maliye Bakanları ve Merkez Bankası Başkanları Toplantısı’nda atılmıştır. G-20 maliye bakanları ve merkez bankası başkanları, ilk kez 15-16 Aralık 1999’da Berlin’de bir araya gelmişlerdir.

G-20’nin amaçları; küresel ekonomik istikrarın ve sürdürülebilir büyümenin sağlanması için üyeler arasında politika koordinasyonunun güçlendirilmesi, risklerin azaltılması ve gelecekteki krizlerin önlenmesi için finansal denetimin teşvik edilmesi ve uluslararası finansal mimarinin modernize edilmesi olarak sıralanmaktadır.

2008 yılına kadar G-20 kapsamındaki toplantılar, maliye bakanları ve merkez bankası başkanları düzeyinde gerçekleştirilmiş, 2008 yılında ise liderler düzeyine yükseltilmiştir. Görüşmelerin liderler düzeyine çıkarılmasında, küresel ve finansal krizin üstesinden gelinmesi ve gelecekte ortaya çıkabilecek krizlerin önlenmesi için bir çerçeve oluşturulmasının yanı sıra sürdürülebilir ve dengeli küresel büyümenin garanti altına alınması ve küresel yönetişim mimarisinin reforme edilmesi amaçları etkili olmuştur. G-20 liderleri ilk kez 2008 yılında, G-20’nin küresel ekonomik ve finansal krizin üstesinden gelinmesinde öncü bir rol üstlenmek üzere Washington’da bir araya gelmişlerdir.

Güvenlik Duvarı

Firewall

Avro Alanı borç krizinde, krizin yayılmasını ve diğer ülkelere sıçramasını önlemek üzere ayrılan finansal kaynaklar (Avrupa Finansal İstikrar Mekanizması, Avrupa Finansal İstikrar Fonu ve Avrupa Kurtarma Fonu) için kullanılmaktadır.

Güvenlik duvarının büyüklüğü konusu, özellikle bu kaynaklara en fazla katkıda bulunan ülke olan Almanya’yı diğer Avro Alanı ülkeleriyle karşı karşıya getiren konuların başında gelmekle birlikte, 2011 ve 2012 yıllarında G-20 Zirvelerinde de, Avro Alanı ülkeleri ve diğer G-20 ülkelerini ayıran bir fay hattı olmaya devam etmiştir. G-20 ülkeleri ve IMF, Avro Alanı’ndaki krizin üstesinden gelinmesi için AB’nin öncelikle güvenlik duvarını güçlendirmesi gerektiğini vurgulamış ve ancak bu koşul sağlandığında daha güçlü bir güvenlik duvarı için katkıda bulunacaklarını belirtmiştir.

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (Organisation for Economic Co-operation and Development - OECD), Avrupa Finansal İstikrar Mekanizması ve Avrupa Finansal İstikrar Fonu kaynaklarının birleştirilerek güvenlik duvarının 1 trilyon avroya yükseltilmesi çağrısı, Almanya tarafından kabul görmemiş ancak Avro Grubu, 30 Mart 2012 tarihinde Avrupa Finansal İstikrar Mekanizması ve Avrupa Finansal İstikrar Fonu kaynaklarının birleştirilerek borçlanma kapasitesinin 500 milyar avrodan 700 milyar avroya yükseltilmesine yeşil ışık yakmıştır. Böylece, ikili kredilerle AB fonlarından Yunanistan, İrlanda ve Portekiz’e ödenen 102 milyar avro ile birlikte güvenlik duvarı 800 milyar avroya ulaşmıştır.